Satürn Balık Döngüsünden Öğrendiklerimiz
Satürn Balık burcundaki yolculuğunu tamamlamak üzere. 2023 Mart ayında başlayan bu döngü, 14 Şubat 2026 Şubat ayında sona erecek ve hepimiz için görünmeyeni yapılandırma, sezgisel olanı somutlaştırma, sınırlarla sınırsızlık arasında köprü kurma gibi bir dizi ruhsal dersin kapanışını işaret edecek.... Öncesinde, Satürn 25 Mayıs 2025'te Balık burcundan çıkarak bizlere 1 Eylül 2025'e kadar kısa bir süreliğine yeni başlayacak Koç döngüsünün bir fragmanını gösterecek... Ardından Balık burcundan tamamen çıkarak 14 Şubat 2026 itibariyle tam anlamıyla Koç burcundaki hareketinde yola devam edecek. Peki 7 Mart 2023'ten beri ne oldu? Bu döngü bizlere ne öğretti?
Satürn astrolojide zamanın efendisidir. Sabırla, sebatla, öz-disiplinle ve çoğu zaman zorlayarak öğretir. Zamanının dünyevi deneyimimize koyduğu sınırlar misali, Satürn de gerçeklik sınırı ile yaşamımıza kurallar koyar... Balık burcu ise tüm sınırların çözüldüğü, maddi olanla manevi olanın birbirine karıştığı, empatinin, şefkatin ve teslimiyetin alanıdır. Bu ikilinin birlikteliği kolay değildi. Belirsizliğin ortasında istikrar aramak, teslimiyetin içinde sorumluluk almak, sezgisel olanı somut adımlarla şekillendirmek...
Hayatlarımızın bir alanında (haritanızda Balık burcu hangi evdeyse) sınırlar çizmek, kabullenmek ve hatta kaybetmeyi, bırakabilmenin ağırlığını öğrenmek zorunda kaldık. Kaybolduğumuzu sandığımız, korktuğumuz, yalnız kaldığımızı hissettiğimiz yerlerde aslında yeni bir yön duygusu geliştirdik. Kendi iç sesimizi duymadan, inanmaya inanmadan ilerleyemeyeceğimizi anladık. Sadece dış dünyanın kurallarıyla değil, iç dünyanın sessiz yasalarıyla da yüzleşmemiz gerektiğini fark ettik.
Kaçtığımız, ertelediğimiz, görmezden geldiğimiz duygusal ağırlıklar su yüzüne çıktı. Kurban psikolojisiyle beslediğimiz ve içinde sürekli kendimizi kandırarak varolmaya çalıştığımız "idealize" hikayelerimizin artık işlemeyen yapılar olduğunu fark ettik...
Gerçek teslimiyetin, pasif kabulleniş değil; ruhsal olgunlukla gelen bir bilgelik olduğunu öğrendik. Kırıldığımız yerde su olup aktık, dağıldığımız yerde zamanla yeniden şekil aldık. Yine de kayıpların, sonların, belirsizliğin içinde bile bir düzene ulaşmanın mümkün olduğunu gördük.
Sınırlarımızı korumanın da kapsayıcı ve şefkatli sevgi dili olabileceğini deneyimledik.
Eğer bu süreçte yüzleşmekten kaçınmak yerine içimize dönmeyi seçtiysek, Satürn Balık bize sezgisel olanı yapılandırmayı, içsel olanı dış dünyaya köprülemeyi, ruhla bedenin aynı dili konuşabileceğini öğretti.
Hayalini kurduğumuz hayatın, kendiliğinden gelmeyeceğini; ona alan açmanın, onun için rutinler kurmanın, bazen hayalin cazibesinden çok onun sorumluluğunun ağır geleceğini gördük. Ve bu ağırlığı taşıyabilmek, öyle ya da böyle bizi ruhsal olarak büyüttü. Bu kadar da değildi... Aynı zamanda bazı hayallerin artık bize hizmet etmediğini, bazı idealize ettiğimiz kişi ya da hikayelerin yalnızca bir kaçış veya belki de adeta bir bağımlılık olduğunu da öğrendik. Kaçmayı bırakıp kalabildiğimizde, korkularımızla yüzleşebildiğimizde, gerçek şefkatin ne olduğunu anlamaya başladık.
Satürn Balık, “hayalin yeterli değil” demedi bize ama “eğer bu senin hayalinse, artık onun sorumluluğu al" dedi. Artık bu döngü sona ererken, artık yalnızca bir şeylerin “hayalini” kurmuyoruz. Onları görünmeyenden görünene, içimizden dünyaya, sezgiden sisteme taşıyacak kadar güçlüyüz... Ve bu güç, yumuşaklığını koruyan bir güç...
Ve şimdi... bu döngü sona ererken, tüm o belirsizlikler içinden ördüğümüz içsel yapılarla ve öz farkındalıklarla, daha yumuşak ama daha sağlam bir zeminde duruyoruz. Dilerim ki bu süreç, hepimize merhametin ve kuralların, hayallerin ve gerçeklerin, sonsuz ilhamın ve sağlam sınırların birlikte var olabileceğini öğreten bir rehber gibi, her daim yolumuzu aydınlatmaya devam eder...
Sevgilerimle,
Dip. ASA, CAPISAR Danışman Astrolog
Alara Akkamış